Siyasi Fıkralar

Siyasi fıkralar; adından da anlaşılacağı üzere, siyaseti ve siyasetçileri konu edinir.

Meclis Genel Kurul Salonu'nun giriş kapısının tamiri gerekiyormuş. Konuyla ilgili bürokrat, iki ayrı firmadan marangoz davet ederek kapıyı göstermiş ve fiyat istemiş. Birinci marangoz:

- 500 liraya olur bu iş, demiş. 200 lira malzeme, 200 lira işçilik, 100 lira da kâr.

Bürokrat ikinci marangoza dönmüş:

- Siz aynı işi kaça yaparsınız?

- 2.500 lira.

- Nasıl olur bu kadar fiyat farkı?

- 1.000 lira bana, 1.000 lira size, demiş ikinci marangoz. 500 lirayı da bu arkadaşa veririz kapıyı yapar.

İhale ikinci marangoza verilmiş.

Oy ver:
loading
4(7 oy)

Ecevit başbakanlıktan ayrıldıktan sonra, artık yuvasında mütevazi bir hayat sürmeye başlamış. Bir gün telefonu çalmış. Tabii artık sekreteri olmadığı için; kendi telefonuna kendi bakıyor. Telefonda bir erkek sesi:

- İyi günler, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'yla görüşebilir miyim?

Ecevit gülmüş:

- Bayım ben artık Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı değilim!

Bunun üzerine telefon kapanmış. Derken... 5 dakika sonra tekrar telefon... Ecevit açmış, yine aynı adam:

- İyi günler, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı lütfen?

Ecevit şaşırmış…

Oy ver:
loading
4(9 oy)

Amerikalı bir hükümet yetkilisi Şili'deki darbenin hemen sonrasında ülke hapishanelerini incelemek için Şili'ye gitmiş. Herhangi bir hapishanede bir süre inceleme yapan yetkili infaz yerlerini merak etmiş ve hep birlikte hapishanenin mahzenine inmişler. İner inmez çığlıklar duyan misafir yetkili görevlilere bunun nedenini sormuş. Görevliler de ölüm cezalarını uyguladıklarını söylemiş. Amerikalı yetkili, kendi ülkelerinde elektrikli sandalye kullandıklarını, bu konuyu daha kolay hallettiklerini söylemiş, aynı uygulamayı yapabileceklerini uyarıcı bir dille ifade etmiş.

Oy ver:
loading
3.5(44 oy)

Çok eskilerde Türkiye'de yaşayan vatandaşımız, uzun seneler yurt dışında kaldıktan sonra bir arkadaşıyla konuşuyormuş. Konu açılınca arkadaşına "Türk siyaseti ve siyasetçileri hakkında" bir soru sormuş:

- Eskiden çok karizmatik bir adam vardı. İsmi Ecevit'ti. Ha bir de çok klasik bir politikacı vardı... Demirel. Şimdi ne oldu onlara neler yapıyorlar?

Arkadaşı cevaplamış:

- İkisi de duruyor... İkisi de başımızda hala... Yanlız bitakım değişiklikler oldu... Ecevit'in karizmatikliği gitti "tik"i kaldı... Demirel'in ise klasikliği gitti "s...k"i kaldı...

Oy ver:
loading
3.5(3 oy)

Bir gün köy ahalisi, köy kahvesinde bir yandan haberleri izliyorlarmış; bir yandanda pişpirik çeviriyorarmış. Mustafa Ağabey, televizyonda Ecevit'i görmüş ve demiş ki:

- Ulan, başbakan oldu yüzümüze bakmıyor. Eskiden böylemiydi be! Etrafımda dolanırdı! Hey be... Zaman ne çabuk geçiyor!

Tabii kahvedekiler merakla sormuşlar:

- Mustafa Ağabey, sen nereden tanıyorsun başbakanı yahu?

Mustafa Ağabey istifini bozmadan cevap vermiş:

- Ulan üniversite yıllarında ağabeylik ettim ona! Az ekmeğimi yemedi! Gel gör ki şimdi bizi unutmuş baksana!

Oy ver:
loading
3.5(24 oy)

Sayfalar