Bir gün Temel ve Dursun bakmışlar Türkiye'de iş yok, Almanya'ya gitmeye karar vermişler ama ceplerinde para yok. Bir firmanın Almanya'ya hayvan ihraç ettiğini öğrenip, bu hayvan sürüsünün arasına karışmaya karar vermişler. Varı-yoğu satıp güç bela bir inek kostümü almışlar. Temel öne, Dursun'da arkaya geçmiş. Gümrüğe gitmişler. Gümrükteki memur daha ilk bakışında farketmiş sürüdeki sahte ineği. Gümrük memuru, yanındaki diğer memuru da el hareketiyle uyarıp; başlamışlar bizimkilerle dalga geçmeye. Gümrükçülerden biri bunların önüne biraz saman koymuş. Diğer gümrükçüye:
- Yahu bu pek gerçek ineğe benzemiyor. Eğer bu gerçek inek ise bu samanları yer! demiş.
Temel çaresizlikten, samanı yemiş. Gümrük memuru bir kova su getirmiş, yine diğer memura:
- Eğer bu gerçek inek ise bunu içer! demiş.
Temel zorlukla suyu da içmiş. Memur bu sefer de biraz ot getirip:
- Eğer bu gerçek inek ise bu otu da yer! demiş.
Temel mecburen otu da yemiş. Artık Temel şişmiş, bir lokma yiyecek yeri yok. Dursun arkada, Temel'e kıs kıs gülüyor! Biraz sonra Temel başlamış gülmeye. Dursun demiş ki:
- Uşağum hayırdır, bu sefer ne getiriyor memur?
- Temel de bıyık altından gülmeye devam ederek:
- Dursuncuğum fedakarlık sırası sende! Gümrükçüler gerçek inek olup olmadığımızı anlamak için şimdi de bir öküz getiriyor!...