Aslan ve Çakal

Aslan ve çakal ormanda otururlarken canları sıkılmış. "Ne yapalım?" diye düşünmüşler. Bakmışlar tavşan geçiyor... Çakal demiş ki:

- Tavşanı dövelim!

Aslan demiş:

- Ne diye döveceğiz?

Çakal:

- Kralım! demiş. Şapkası yok diye dövelim!

Aslan, tavşanı yanına çağırmış:

- Gel lan buraya!

Tavşan gelmiş:

- Efendim abi! demiş.

Aslan sormuş:

- Niye şapkan yok lan senin?

Aslan ve çakal, tavşanı bir güzel dövmüşler. Ertesi gün aslan ve çakalın canı sıkılmış yine... Düşünmüşler: "Ne yapalım?". Bakmışlar tavşan geçiyor. Çakal yine demiş:

- Tavşanı dövelim!

Aslan, tavşanı yanına çağırmış:

- Gel lan buraya!

Tavşan gelmiş:

- Efendim abi! demiş.

Aslan sormuş:

- Niye şapkan yok lan senin?

Bunlar tavşanı yine bir güzel dövmüşler. Ertesi gün de canları sıkılmış... Düşünmüşler: "Ne yapalım?". Bakmışlar tavşan geçiyor. Çakal yine demiş:

- Tavşanı dövelim!

Aslan demiş:

- Oğlum hep şapkası yok diye dövüyoruz. Bu sefer daha başka, daha yaratıcı bir şey bulmak lazım.

Çakal:

- Kralım! demiş. Sigara almaya yollayalım! İzmaritli alırsa; "Niye izmaritli aldın?" diye döveriz... İzmaritsiz alırsa; "Niye izmaritsiz aldın?" diye döveriz!

Aslan, tavşanı yanına çağırmış:

- Gel lan buraya!

Tavşan gelmiş:

- Efendim abi! demiş.

Aslan demiş:

- Git lan bana sigara al!

Tavşan sormuş:

- İzmaritli mi olsun, izmaritsiz mi?

Aslan da demiş ki:

- Niye şapkan yok lan senin?

Oy ver:
loading
4(154 oy)