İlkokula giden küçük Temel'i, öğretmeni sözlüye kaldırıp sormuş:

- Söyle bakalım Temel; 1881 de ne oldu?

- Atatürk doğdu öğretmenim.

- Aferin. Peki, 1920'de ne oldu?

- Atatürk 39 yaşına bastı öğretmenim!...

Oy ver:
loading
4(183 oy)

Çin'de bir adam, her gün omzuna koyduğu sopanın iki ucuna astığı büyükçe kovalarla, çalıştığı eve su taşırmış. Adamın su taşıdığı kovalardan biri çatlakmış. Sağlam kova içine doldurulan suyun tamamını eve ulaştırabilirken, çatlak kova yalnıca doldurulan suyun yarısını ulaştırabilirmiş. Bu durum aylarca devam etmiş. Adam her seferinde eve bir buçuk kova su taşıyabilmiş.

Oy ver:
loading
3.5(58 oy)

Hükümdarlardan biri vezirine, oğlunun hocasıyla ilgili yakınıyordu:

- Ben oğlum ilim öğrensin istiyorum... Benim yerime iyi bir hükümdar olsun... Ama o devamlı müzikle, sazla, sözle uğraşıyor... Zannımca hocası onu, vasfına yakışır şekilde yetişmesi yönünde destekleyemiyor.

Oy ver:
loading
3(39 oy)

Anadolu'dan İstanbul'a para kazanmaya gelen insanlar her zaman olmuştur. Uzun zaman önce bu insanlardan fakir olanlar geçimlerini hamallık yaparak sağlarlarmış. Hamallık yapabilmek için ise kalın bir ipe sahip olmak lazımmış. Bir kalın ipe bile sahip olmayanlar ise hakir görülüp, "ipsiz" diye anılırlarmış.

İşte "ipsiz sapsız" deyimi buradan doğmaktaymış.

Oy ver:
loading
4(123 oy)

Karadenizli üç arkadaş tren istasyonuna gitmişler. İçlerinden biri gişeye yaklaşıp bilet almış ve trenin kalkmasına ne kadar zaman olduğunu sormuş. Bir saat on beş dakika... Arkadaşlarına dönmüş:

- Daha çok var, hadi gidip şu karşıki kafede çay içelim!

Oy ver:
loading
4(5 oy)

Sayfalar