hırsız

Komiseri, Polis Temel'i azarlıyormuş:

- Ula Temel, senden polis olmaz. Nasıl kaçırdın elindeki azılı hırsızı!

Temel:

- Sormayin komiserim. Pir anluk dalginluğumdan yararlanup, üstünde; "Girmek Yasaktır" tabelasi bulunan pi yere cirdi. Ben de arkasundan cidemedum!...

Bir gün hoca eve yorgun gelir. Karısına:

- Yemek hazırlada yiyelim! der.

Yedikten sonra yatarlar. O gece eve üç hırsız girer, tabakları çalarlar karısı:

- Hoca, Hoca tabakları çalıyorlar! der.

Hoca:

- Boş ver yenisini alırız! der.

İkinci gün koltukları çalarlar. Karısı:

- Hoca, hoca koltukları çalıyorlar!

Hoca:

- Boş ver yenisini alırız!

Üçüncü gece karısını çalarlar. Karısı:

- Hoca, hoca beni çalıyorlar!

Hoca:

- Boş ver yenisini alırız!

Bir gün Nasreddin Hoca'nın çuvalını hırsız çalmış. Hoca çuvalını aramayıp doğruca mezarlığa giderek beklemeye başlamış. Bunu gören tanıklar:

- Hocam hırsızı aramayıp mezarlıkta ne yapıyorsun? demişler.

Hoca da:

- Arayıp da niye zahmet edeceğim; ne kadar usta hırsız olursa olsun sonunda o da mezarlığa gelecek!... diye cevap vermiş.

Akşam geç saatte eve gelen Hoca pencerede bir karaltı görür. Hanımına sus işareti yaparak tüfeğini doğrulttuğu gibi ateşler. Eve girerler, bir de bakarlar ki ateş ettikleri Hocanın cüppesi... Hoca:

- Hanım ucuz kurtulduk! Ya içinde ben olsaydım!...

Sarhoşun biri, üst baş dağınık bir halde karakola gelir. Elindeki araba anahtarını göstererek komisere:

- Komiserim şu elimde gördüğünüz anahtar var ya... Onun üstünde az önce benim arabam vardı... Şimdi yok! Arabamı çalmışlar!

Komiser sarhoşu baştan ayağa süzer, sonra lafına başlar:

- Sen önce kendine bir çeki düzen ver bakayım. Şu haline bak! Devletin komiseri önüne; böyle fermuarı açık halde gelmeye utanmıyor musun?

Sarhoş, hemen fermuarını kontrol eder:

- Aha! Karıyı da çalmışlar!...