Hz. İsa

Temel'i Amerika'da trafik polisi olmuş. Her önüne gelene ceza yazmaya başlamış. Sonunda dayanamayıp Temel'i kuş uçmaz kervan geçmez bir kasabaya tayin etmişler. Temel görev aşkı ile hemen ceza yazacak birilerini aramaya koyulmuş. Bir dört yol ağzında beklemeye başlamış. Saatler boyu beklemiş ama ne gelen var ne giden?

Temel artık umutsuz bir halde etrafa bakınırken, bir yandan da hava kararmaya başlamış. Uzaklardan bisikletle yaklaşan bir peder geliyormuş. Temel heyecanla hemen bisikleti durdurmuş:

Oy ver:
loading
4(14 oy)

Leonardo da Vinci “Son Akşam Yemeği” isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı... İyi’yi İsa’nın bedeninde, Kötü’yü de İsa’nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda’nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı...

Oy ver:
loading
3.5(51 oy)

Abraham Libemovitz sınıfındaki tek yahudi öğrenciydi. Ne iyi ki yaşadığı şehir nezih bir yerdi ve ırkçılık gibi sorunlar yoktu. Bir gün sınıfta öğretmen şöyle bir soru sordu:

- Evet çocuklar, dünyada gelmiş geçmiş en büyük insan kimdir? Bilene 20 dolar vereceğim.

Bütün çocuklar tahmin etmeye başladı. Biri: "George Washington! Çünkü ulusumuzun babasıdır!" dedi. Başka biri "Abraham Lincoln! Çünkü köleliği kaldırdı!". Bir diğeri: "Jean Dark! Fransa'yı kurtardı!" Fakat öğretmen bu cevapları kabul etmedi. Bu sırada Abraham parmak kaldırdı. Öğretmen:

Oy ver:
loading
4.5(8 oy)

Adamın biri papağanı ile birlikte yaşıyormuş. Bir gün eve ikibin lira telefon faturası gelmiş. Adam şaşırmış. "Bütün gün işteyim, kim konuşmuş olabilir?" derken papağan aklına gelmiş. Eve gelmiş papağanı bayıltana kadar dövmüş. Sonra da kanatlarından tavana asmış; “Bir hafta böyle bekleyeceksin!” demiş. Biraz zaman geçmiş papağan yarı baygın karşısında Hz. İsa'yı çarmıha gerili şekilde görmüş ve sormuş:

- Sen ne zamandan beri böylesin?

Hz. İsa cevap vermiş:

- Milattan beri.

Papağan şaşırmış:

- Yuh be! Ne kadarlık konuştun?

Oy ver:
loading
4(2 oy)

Kralın biri halkın gerçek düşüncelerini öğrenmek için kılık kıyafetini, degiştirip çarşıda dolaşıyordu. Derken bir bara girdi içkiyi fazla kaçırınca, kıyafet değiştirdiğini unutup, anlatmaya başladı:

- Siz ne sanıyorsunuz? Ben kralım, kral... Koca sarayım var benim... Tacımı bir görseniz... İstersem hepinizi...

Derken, garson gelmiş ve kralın önündeki içki şişesini almış:

- Yeter be arkadaşım, daha iki kadehte krallığını ilan ettin. Bir tane daha içersen, ya İsa olacaksın, ya da Tanrı!...

Oy ver:
loading
5(1 oy)

Sayfalar