Paris

Yazın karınca gece gündüz, durmaksızın çalışırken; ağustos böceği vur patlasın çal oynasın, şarkılarla, türkülerle, eğlenerek geçirmiş tüm zamanını... Nihayetinde kış gelmiş... Karınca sıcacık evinde, kışın yiyeceğini biriktirmiş olmanın gururuyla evinde keyif sürerken; bir gün aniden kapısı çalınmış. Gelen ağustos böceğiymiş...

- Eee, demiş karınca. Yaz boyunca vur patlasın çal oynasın eğlendin. Oysa ki ben kışı düşünüp çalışıp çabalayıp, alnımın teriyle yiyeceğimi biriktirdim. Şimdi sen benden bir parça yemek isteyeceksin öyle mi?

Oy ver:
loading
4(111 oy)

Adamın biri; saç-baş dağınık, gözler kızarmış, elektrik direğine sarılmış, etrafı seyrediyor. Polisin biri ise, yavaş adımlarla etrafına bakınarak direğe sarılmış adama yaklaşıyor ve öğüt veriyor:

- Bu denli çok içmek, sizi hırpalar ama, zevk de vermez. Lütfen kendi gücünüzle ayakta durmaya alışınız! Bırakın o direği!..

Adam söz dinler ve direği bırakır. Ve direk devrilir...

Oy ver:
loading
1(2 oy)

Zengin Arap şeyhi, kâhyasıyla Paris'e gelmiş, sokakta geziyordu. Paris'in en büyük caddesinde yürürken sıkıştılar. Görünürde tuvalet yoktu. Şeyh daha fazla dayanamayacağını anlayınca, üstündekileri çıkarıp kâhyaya verdi. Caddenin kenarına eğildi. Oracıkta önemli gereksinimini giderdi. Tam o anda polis çıkıverdi karşılarına... Polis, şeyhe yaklaştı, hareketinin çok ayıp olduğunu, uygar bir kentin ortasında böyle bir işin yapılamıyacağını söyledi. Fransızca anlamadığını görünce, işaretle anlattı. Sonra makbuz defterini çıkardı. Yazdığı cezayı gösterdi: 100 Euro...

Oy ver:
loading
3(2 oy)