Fıkralar

Fıkra; çeşitli ortamlarda, gülme-güldürme amaçlı anlatılan, kısa hikalerdir.

Genç kadın yüksek ateş şikayetiyle doktora gider. Kadın:

- Doktor bey çok yüksek ateşim var. Beni muayene eder misiniz?

Doktor:

- Tabi hanımefendi, lütfen şu dereceyi dilinizin altına koyun!

Kadın:

- Ama ben dereceyi ağzıma sokamam tiksinirim!

Doktor:

- O zaman koltuk altınızdan alalım ateşinizi...

Kadın:

- Şeyy... Doktor bey, oradan da çok gıdıklanırım...

Doktor:

- O zaman son çare olarak makat dan ölçeceğiz!

Oy ver:
loading
3.5(8 oy)

Çocuk akşam eve gelmiş ve babasına sormuş:

- Baba hayat bilgisi dersinde yönetimleri işliyoruz, bana demokrasiyi anlatır mısın?

Babası:

- Anlatmasına anlatırım yavrum ama senin bazı tanımları bilmen gerekiyor, demiş. Bak şimdi benim fabrikam var ve eve para getiriyorum, ben kapitalistim. Paranın nasıl harcanacağına annen karar verir, o hükümet. Hepimiz senin için yaşıyoruz, sen halksın. Beşikteki kardeşin, gelecek. Hizmetçimiz ise işçi sınıfı. Sen bunları öğren. Ben sabah sana demokrasiyi anlatırım, demiş.

Oy ver:
loading
3.5(92 oy)

Bir gün öğretmeni Kayserili öğrencisine sorar:

- Söyle evladım 2 kere 2 kaç eder?

- Hocam size kaç lazım?

Oy ver:
loading
3.5(23 oy)

İngiliz Kralı, vergileri çok ağırlaştırdığı bir dönemde, bir yolculuğa kılık değiştirip çıkmak zorunda kalmış. Kıyafetlerini özenle seçip, elinden geldiğince gizlenmeye çalışmış. Yolculuğun ilk gecesinde sabahlamak için yol üstündeki bir hana girmiş. Sabahı edip kahvaltıda üç yumurtalı bir omlet yedikten sonra:

- Hancı benim borcum ne kadar? diye sormuş.

Hancı:

- 15 altın! efendimiz demiş.

Kral afallamış. 15 altın çok büyük paraymış...

Oy ver:
loading
3.5(33 oy)

Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti. Ne yapsa makbule geçmiyor, basın hergün kendisiyle uğraşıyordu. Nihayet; "Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun" diye düşündü ve ilan etti:

- Pazar günü saat 10'da denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim.

Pazar sabahı saat 10'da tüm basın mensupları toplandılar orada. Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı. Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti. Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı. Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu:

"Bakan yüzme bilmiyor!..."

Oy ver:
loading
3.5(21 oy)

Sayfalar