Fıkralar

Fıkra; çeşitli ortamlarda, gülme-güldürme amaçlı anlatılan, kısa hikalerdir.

Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun, elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir:

- Getir bakayım şu karneyi!

- Buyur babacığım...

Adam karneye bir bakar ki; beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf.

- Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, ingilizce kursu dedin ingilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların hali, rezil şey!

Oy ver:
loading
3.5(54 oy)

Adam patronuyla samimiyetine güvenerek anlatmaya başlar:

- Patron dün gece rüyamda sizi gördüm. İkimiz de aynı uçağa binmişiz. Uçak havadayken nasıl oluyorsa ikimiz de uçaktan düşüyoruz. Nasıl oluyorsa siz bal çukuruna, ben de afedersiniz b...k çukuruna düşüyorum.

Patron hemen gururla atılmış:

Oy ver:
loading
4(58 oy)

Adam geçirdiği kazada kulaklarını kaybetmişti. Uzun süre araştırıp iyi bir plastik cerrah buldu. Ameliyat çok başarılı geçmişti ve sıra gelmişti bandajların açılmasına...Bandajlar açıldı. Doktor bir yandan adamın duyup duymadığını kontrol etmek için konuşuyor bir yandan da hemşireler adamın kulaklarının durumuna bakacağı aynayı hazırlıyorlardı. Adam aynaya bakar bakmaz dehşete düştü:

- Aman Allahım Doktor!... Bana kadın kulakları takmışsınız!

Oy ver:
loading
3.5(58 oy)

Bir çiftçinin koyunu hastalanmış. Allah'a dua etmiş... Demiş ki:

"Allah'ım eğer koyunum iyileşirse; 15 gün oruç tutacağım."

Ertesi gün koyun birden iyileşmiş. Kırlarda koşup oynamaya başlamış. Çiftçi 15 gün orucunu tutmuş. Orucun tam bittiği gün aynı sapasağlam koyun aniden düşüp ölmüş. Çiftçi başını göğe kaldırmış:

"Tamam o zaman" demiş, "Ben de bu 15 gün orucu ramazandan düşmezsem... Koyunu da kurbana sayıyorum!..."

Oy ver:
loading
4(41 oy)

Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti. Ne yapsa makbule geçmiyor, basın hergün kendisiyle uğraşıyordu. Nihayet; "Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun" diye düşündü ve ilan etti:

- Pazar günü saat 10'da denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim.

Pazar sabahı saat 10'da tüm basın mensupları toplandılar orada. Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı. Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti. Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı. Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu:

"Bakan yüzme bilmiyor!..."

Oy ver:
loading
3.5(21 oy)

Sayfalar