Fıkralar

Genç bir taşralı öğrenci İstanbul'a hukuk öğrenimi için gelmişti. Fakat büyük şehrin kızları aklını başından alınca, bu güzel kızlar üzerinde ihtisas yapmayı tercih etti. Öğretim yılının sonuna doğru babası oğlunu ziyarete geldi ve bu arada beraberce şehri dolaşmaya çıktılar. Bir aralık Beyazıt'ta dolaşırken geniş bir bahçeye girdiler. Karşılarındaki büyük binayı gösteren baba, oğluna sordu:

- Bu ne yavrum? Hastahane mi?

"Ben de bilmiyorum!" diye cevap veren delikanlı, o sırada yanlarından geçen bir gence dönüp sordu:

- Afedersiniz, bu ne binasıdır? Hukuk Fakültesi hakkında devamını oku »

Öğretmen sormuş:

- Hangi ayda yirmi sekiz gün var?

Soner cevap vermiş:

- Hepsinde hocam.

Güzel bir hanım bir gün dişçiye gider fakat dişlerini bir türlü açmaz dişçi: "Lütfen hanımefendi! Açın zaten dişin kökü derin degil! Acı duymayacaksınız" dese de; kadın bir türlü acmaz dişini sonunda kızan dişçi asistanına isaret eder ve kadının poposuna iğneyi batırır. Kadın acıyla ağzını açar, dişçi de hemen dişi çeker.

- Bakın acıdı mı hiç? O kadar da bağırdınız...

Kadın:

-Aahhh... Kökü derin değil dediniz ama acısını ta popomda hissettim!...

Yellenme problemi olan; kadın bir hasta, doktora yakınır:

- Doktor bey ben sürekli yelleniyorum fakat çok affedersiniz, ne koku var ne de ses.

Doktor düşünür ve reçeteyi hastaya uzatır:

- Bunları kullanın bir hafta sonra tekrar göreyim sizi.

Bir hafta sonra kadın tekrar gelir...

- Doktor bey verdiğiniz ilaç nasıl bir şey öyle. Şimdi de yellenirken ses yok ama... O ilacı kullanmaya başladıktan sonra çok pis bir koku gelmeye başladı!

Doktor:

- Çok güzel burundaki tıkanıklık halloldu sıra geldi kulaklara.

Şoför, arabayı birden durduverdi. Erkek yolcu sordu:

- Neden durduk? Lastik falan mı patladı?

- Hayır. Hanımefendi "Fazla ileri gitme!" dedi de...

Erkek yolcu:

- O size değildi!...