Fıkralar

Fıkra; çeşitli ortamlarda, gülme-güldürme amaçlı anlatılan, kısa hikalerdir.

Çok eskilerde Türkiye'de yaşayan vatandaşımız, uzun seneler yurt dışında kaldıktan sonra bir arkadaşıyla konuşuyormuş. Konu açılınca arkadaşına "Türk siyaseti ve siyasetçileri hakkında" bir soru sormuş:

- Eskiden çok karizmatik bir adam vardı. İsmi Ecevit'ti. Ha bir de çok klasik bir politikacı vardı... Demirel. Şimdi ne oldu onlara neler yapıyorlar?

Arkadaşı cevaplamış:

- İkisi de duruyor... İkisi de başımızda hala... Yanlız bitakım değişiklikler oldu... Ecevit'in karizmatikliği gitti "tik"i kaldı... Demirel'in ise klasikliği gitti "s...k"i kaldı...

Oy ver:
loading
3.5(3 oy)

Fahrettin Kerim Gökay, İstanbul Belediye Başkanlığı zamanında fırınları geziyormuş. Kendisine, ağzı oldukça bozuk bir fırıncı pasta ikram etmiş. Fahrettin Bey, şöyle bir tadına bakmış ve sormuş:

- Hımmm! Çok güzelmiş, ne kattın buna?

Fırıncı gülümseyerek yanıtlamış:

- Sana koydum efendim!

Fahrettin Bey, bu söz üzerine pastadan bir lokma daha almış ve devam etmiş:

- Ben de bütün fırıncılara söyleyeyim de, bundan sonra onlar da sana koysunlar!...

Oy ver:
loading
4(10 oy)

Güneydoğu'dan bir şehir efsanesi.

Bir televizyon kanalında bir PKK itirafçısı geçmişini anlatması için konuk edilir. Muhabir:

- Anlat bakalım, yasadışı bölücü terör örgütü ile nasıl tanıştın?

İtirafçı başlar anlatmaya:

Oy ver:
loading
4(5 oy)

Clinton bir gün Bağdat'a gitmiş, Saddam'ın karşısına oturmuş. Bir bakmış ki Saddam'ın koltuğunda 2 tane düğme var. "Bunlar ne?" diye sormuş. Saddam: "Bak göstereyim!" demiş. Birincisine basmış alttan bir el cıkmış; Clinton'u gıdıklamaya başlamış. Saddam gülmüş, Clinton'un düştüğü duruma. İkinci düğmeye başmış bir el çıkıp Clinton'a vurmaya başlamış. Saddam kahkahalara boğulmuş.

- Peki! demiş Clinton. Haftaya da seni bizim oraya Amerika'ya bekleriz!

Oy ver:
loading
0(0 oy)

Vali köylerden birisine gezmeye gider. Köye valinin geldigini duyan Mehmet dayı aceleyle köy meydanına koşar. İyi bir temennah çektikten sonra valiyi evine davet eder. Davetini valiye güç bela kabul ettirir. Eve gelir gelmez dama bir merdiven dayar; "Valim yukarıya çıkalım!" der. Valiyi dama çıkarır başlar dolaştırmaya vali merakla sorar:

- Beni niçin dolaştırıyorsun? diye.

- Sayın Valim! der. Köylü "Devletin ayak bastığı yerde ot bitmez" derler benim dam da her yağmurda akıyor bundan sonra inşallah akmayacak!...

Oy ver:
loading
4.5(7 oy)

Sayfalar