Agop ile Eleni evlenirler. Cicim ayları bittikten sonra Agop; eve gelip koltuğuna kurulur kurulmaz gazeteyi yüzüne çekip Eleni'yle hiç ilgilenmez olmuş. Günlerden bir gün Eleni Agop'tan ilgi beklentisi ile;
Öğretmen Ali'yi tahtaya kaldırmış. "Dünyamızın uydusu nedir?" diye sormuş. Ali düşünmüş bulamamış. Arkadaşı bir çimdik atmış. Ali: "Aaaaay" diye bağırmış. Öğretmeni: "Aferin yavrum, otur" demiş.
Temel bir gün bir restorana gitmiş. Gelen garsona sormuş; "Soğuk çorbanız var mı?" Garson; "Yok efendim!" demiş. Temel kalkmış, başka bir restorana gitmiş. Yine gelen garsona sormuş; "Soğuk çorbanız var mı?" Burada da garson "Restoranımızda soğuk çorba bulunmaz beyefendi." demiş. Temel buradan da kalkmış. İzbe bir sokakta döküntü bir lokanta görmüş. İçeri girmiş. Garson bile yok. Hem ahçı, hem dükkan sahibi, hem garson olan adam ahçı kıyafetiyle gelmiş. Temel buna da sormuş; "Soğuk çorbanız var mı?" Adam demiş; "Vaar!" Temel; "İyi. Isıt da getir o zaman!..." demiş.