Yeni evli bir çift balayına çıkmışlar. Bir gece sahilde yürümeye başlamışlar, ellerine taş alıp denize atıyorlarmış. Kadın denize atıyorum diye yanlışlıkla çalılara doğru atmış ve bir şişenin kırıldığını ve bir sesin geldiğini duymuşlar. Hemen oraya gitmişler ve kadın oradaki şarapçıdan özür dilemeye başlamış. Şarapçı adam ise:
- Özüre gerek yok. Ben bir cinim. Bu şişenin içinde yıllardır hapistim. Beni kurtardınız, benden üç dilekte bulunabilirsiniz! demiş.
Adam bir çiftliğin yanından geçerken içeride hızlı hızlı koşan bir şeyler görür. Dikkatlice bakınca, bunların 3 bacaklı tavuklar olduğunu farkeder. Merak eder ve çiftliğin kapısını çalar. Sahiplerine bunların nasıl olduğunu sorar. Çiftlik sahibi anlatır:
- Biz 3 kişiyiz. Bir tavuk kesiyoruz 2 but çıkıyor. 2 tavuk kesiyoruz 1 but artıyor. Özel bir yem geliştirdik ve sonuçta bu 3 bacaklı tavukları ürettik.
Dursun, son model bir Mercedes almış. Mevsim yaz, hava da çok sıcakmış. Kahvehanenin önünde durup Temel'i çağırmış. Dışarısı çok sıcak, araba klimalı olduğundan çok soğuk. Biraz dolaşıp kahvehanenin önüne tekrar gelmişler Dursun sormuş:
- Nasıl Temel arabamı beğendin mi?
Temel:
- Beğendim beğenmesine ama acaba kışın nasıl bineceksin bu arabaya!...
Temel, İngiltere'de oteldeymiş. Oda servisini arayıp:
- Tu ti tu tu tu tu, demiş.
Oteldekiler anlamamışlar fakat otelin şanına leke sürmemek için bir dil uzmanı getirmişler. Dil uzmanı biraz uğraştıktan sonra mesajı çözmüş: "2 çay, 222'ye!"