Kısa Fıkralar

90 yaşındaki Kirkor ile 80'lik karısı Eleni yakınlaşmak istemişler. Bir süre sonra Kirkor zangır zangır titremeye başlamış. Eleni sormuş:

- Kuzum ne oloor?

- Ben de emin değilim! demiş Kirkor. Ya geloorum, ya gidoorum!...

Oy ver:
loading
1(1 oy)

Hoca Nasreddin ölüm döşeğindeymiş. Karısını çağırmış:

- Hanım en güzel elbiselerini giy, iyice kokular sürün, tak takıştır yanıma gel otur.

- Ayol hoca delirdin mi sen. Bu durumdayken ben nasıl süslenirim?

- İyi ya azrail gelince belki beğenip, benim yerime seni götürür!...

Oy ver:
loading
4(36 oy)

Çok değerli olan kütüphanesini millete vakfeden Koca Ragıp Paşa, onların bakımı  için tanıdıklarından birini memur tayin eder. Bir gün ansızın kütüphanesini ziyarete giden Paşa, etrafı ve kitapları toz, toprak içinde bulunca canı çok sıkılır ve belli etmemeye çalışarak:

- Seni tebrik ederim yavrum, der. Gerçekten de gerçekten de emniyetli bir adammışsın. Teslim edilen şeylere hiç el sürmemişsin, âferin!

Oy ver:
loading
3.5(10 oy)

Polisler bir adamı motorsiklet ile çırıl çıplak dolasırken yakalamış ve karakola getirmiş. Komiser adama sormuş:

- Ne iş yaparsın?

Adam "İşsizim" demiş. Komiser demiş ki:

- Kaç çocuğun var?

Adam "16 tane" demiş. Komiser, polislere:

- Oğlum salıverin bu adamı, demiş... Baksanıza üzerinde iş kıyafeti var!...

Oy ver:
loading
0(0 oy)

Hocanın bir gün subaşıya işi düşer. Adam haraç ve rüşvet yiyen birisidir. Hoca fakir, ne yapsın. Bir çömleğe toprak doldurur ve üstüne bal sıvar. Gitmiş işini görmüş, ilamını almış. Ertesi gün kapısında bir adam bitmiş:

- Hoca demiş, subaşı ilamda bir kusur etmiş. Geri istiyor...

Hoca yutar mı:

- Kusura bakmasın evlat, demiş. Kusur ilamda değil çömlekteydi!...

Oy ver:
loading
3.5(22 oy)

Sayfalar