Kısa Fıkralar

Küçük Ayhan'la Mine konuşuyorlardı:

- Nehirler nereye dökülür.

- Denize, tabii.

- Hepsi mi?

- Evet.

- Öyleyse deniz neden taşmıyor?

- Tabii taşmaz. Denizin dibi sünger dolu. Suyu onlar çekiyor.

Oy ver:
loading
4.5(11 oy)

Bir gün tımarhane görevlilerinden biri bahçede gezerken iki deli görmüş. Bakmış ki delinin biri ağacın üstünde; biri ise ağacın altında. İkisi de bir şeyler yapıyormuş. Aşağıdakine sormuş:

- Yukarıdaki ne yapıyor?

- Şu yukarıdaki mi? Sen buna bakma, salak işte... Ceviz ağacından armut toplamaya çalışıyor!

- Peki ya sen burada ne yapıyorsun?

- Ben de düşen armutları topluyorum!...

Oy ver:
loading
4.5(11 oy)

Bir gün kamlumbağanın biri boğaya sormuş:

- Boğalar niçin kırmızı renge kızarlar?

Boğa cevap vermiş:

- Aslında kırmızı renge kızmayız. Kırmızı renge kızanlar ineklerdir!

- O zaman neden kırmızı rengi gösterdiklerinde üzerine hışımla gidiyorsunuz?

Boğa cevap vermiş:

- E bizi inek yerine koyuyorlar!!!

Oy ver:
loading
4.5(16 oy)

Komiseri, Polis Temel'i azarlıyormuş:

- Ula Temel, senden polis olmaz. Nasıl kaçırdın elindeki azılı hırsızı!

Temel:

- Sormayin komiserim. Pir anluk dalginluğumdan yararlanup, üstünde; "Girmek Yasaktır" tabelasi bulunan pi yere cirdi. Ben de arkasundan cidemedum!...

Oy ver:
loading
4.5(21 oy)

Kimi insanlar olmayacak hevesler peşinde koşup durur. Nasreddin Hoca böylelerine ders vermek istemiş bir gün. Elinde koca bir bakraç yoğurt mayasıyla gölün kenarına gelmiş. Başlamış kaşık, kaşık dökmeye:

- Ne yapıyorsun Hoca? demişler.

- Göle yoğurt çalıyorum! demiş, kıs kıs gülerek.

- Olur mu? demişler. Göl yoğurt tutar mı hiç?

Hoca cevabı yapıştırmış tabii:

- Ya tutarsa?...

Oy ver:
loading
4.5(21 oy)

Sayfalar