Öğretmen Ali'yi tahtaya kaldırmış. "At koştu... Suya düştü... Boğuldu!" cümlesini ingilizceye çevirmesini istemiş. Ali de çevirmiş:
- Dettah, dıgıdık dıgıdık dıgıdık... Cumburlop... Gulu gulu gulu!...
Kadın, kızını da yanına alıp; muayene olmak amacıyla doktora gider. Doktor, hasta olanın genç kız olduğunu zannederek:
- Lütfen, muayene için paravanın arkasına geçip soyunun!
Anne:
- Doktor oğlum hasta olan kızım değil, benim!
Morali bozulan doktor:
- E o zaman paravana gerek yok!... Ağzını açar mısın teyzeciğim?..
İki polis rasathanenin önünde bir ceset bulmuşlar, biri diğerine:
- Hadi şunun raporunu yaz! demiş.
Raporu yazan sormuş:
- Rasathane nasıl yazılır biliyor musun?
Diğeri:
- Ne kadar cahil adamsın yahu!... Tut ucundan şu karşıdaki postanenin önüne taşıyalım.
Adamın birisi eve geldiğinde karısının kolunda çok pahalı altın bir saat görünce şok olur. Onu nereden aldığını sorar. Kadın:
- Komşumuz Celal bey verdi, der.
Adam:
- Sana bedavaya bu kadar pahalı saati nasıl verdi? deyince...
Kadın:
- Ne bedavası canım? Bunu almak için ben de ona 6 saat verdim!...
Doksanlı yaşlara yaklaşmış iki yaşlı kadın sohbet ediyorlarmış.
- Benimki bu sıralarda kötü bir alışkanlık edindi. Tırnaklarını yemeye başladı. Ne yaptıysam vazgeçiremedim. Sinirlerimi bozuyor.
- Haklısın benimki de bir ara başladı ama uyguladığım tedbirlerle tırnak yemesini engelledim.
- Çok iyi! ne yaptıysan bana da öğret lütfen.
- Kolay dişlerini sakladım...