Kısa Fıkralar

Temel ingilizce öğrenmek için dersaneye yazılmış. İlk derste genel olarak işlenecek konulardan bahseden öğretmen İngilizce "come" yani "gel" kelimesinden bahsetmiş. Temel dayanamayıp öğretmene sormuş:

- Öğretmenum peçi ha pu nasul iştur? "Come" yazayisun, "kam" okuyisun. Peçi "cel" olduğuni nerten anlayisun?...

İki arkadaş birlikte dolaşırlarken biri, karşıdan gelen iki kadın görüp telaşlanmış:

- Eyvah karım ile metresim bu tarafa doğru geliyor.

Kadınları görünce ikinci de telaşlanmış:

- Yanlışın var dostum... Onlar benim karım ile metresim!...

Fatih Sultan Mehmet, çarşıyı teftiş ederken yanına sokulan dilenciye bir altın vermiş. Dilenci parayı alınca:

- Aman Sultanım, demiş. Koskoca bir padişah, kardeşine bu kadar mı para verir?

Fatih Sultan Mehmet, nereden kardeş olduklarını sorunca... Dilenci:

- İkimiz de Hz. Adem'in soyundan değil miyiz? demiş.

Fatih Sultan Mehmet:

- Bu keşfini sakın başkasına söyleme... Diğer kardeşlerimiz de pay isterse, senin payına bu bir altın da düşmez!...

Temel arabasıyla şehirler arası yolculuk yaparken, yol kenarında bir tabela görmüş. Tabelada "Yavaşla 70km" yazıyormuş. Temel hızını 70km'ye düşürüp devam etmiş. Biraz ilerde bir tabela daha: "Yavaşla 50km". Temel hızı 50'ye düşürmüş. İlerde bir tabela daha "Yavaşla 30km". Temel hızı 30'a düşürmüş. Bir tabela daha "Yavaşla 10km". Temel sinirlense de, buna da uyup hızını 10km'ye düşürmüş. Bir saatlik yolculuktan sonra yeni bir tabela; "Yavaşla kasabasına hoş geldiniz"!!!

Bir gün Nasrettin Hoca gömleğini yıkayıp asmış. Birden bir rüzgar esmiş ve Nasrettin Hoca'nın gömleğini alıp kayaya fırlatmış. Nasrettin Hoca karısına seslenmiş:

- Hanım... Hanım!

Karısı gelmiş: "Ne oldu bey?" diyerek. Hoca:

- Büyük bir tehlike atlattık!

- Alt tarafı gömlek kayaya çarpmış ne olacak bey?

- Öyle deme karıcım ya içinde ben olsaydım!...