Genç bir şair, saçma sapan şiirlerini Victor Hugo’ ya okuduktan sonra:
- Üstad şiirlerimi nasıl buldunuz? diye sormuş...
Victor Hugo:
- Vezinsiz, kafiyesiz ve manasız bir şey yazmak istemiş ve buna muvaffak olmuşsunuz... Bravo doğrusu!...
Küçük Temel'e, öğretmeni sormuş:
- Kompozisyonun iyi ama Cemal'inkiyle kelimesi kelimesine aynı. Ne dersin bu işe?
- Cemal'inki de iyi derim!...
Hasta dahiliye uzmanına gider. Doktor hastayı soyar ve sadece dinleme aletiyle dinleyerek:
- Nefes al... Bırak... Nefes al... Bırak... Diyerek muayeneyi tamamlar.
Hasta parayı çıkarır doktora uzatır:
- Kokla... Bırak... Kokla... Bırak...
Öğretmen Ali'yi tahtaya kaldırmış. "At koştu... Suya düştü... Boğuldu!" cümlesini ingilizceye çevirmesini istemiş. Ali de çevirmiş:
- Dettah, dıgıdık dıgıdık dıgıdık... Cumburlop... Gulu gulu gulu!...
Çelimsiz bir adam kamyoncu barına girer ve dışarıda bağlı olan dobermanın kime ait olduğunu sorar. Ayı gibi bir herif ayağa kalkarak:
- Benim köpeğim, bir sorun mu var? der.
Çelimsiz adam biraz ürkerek cevap verir:
- Yok... Yok bir sorun ama galiba az önce köpeğim sizinkini öldürdü!
Bunu duyan adam ayağa fırlar ve:
- Neee? Ne cins köpeğin var senin? diye sorar.
- Kaniş!?.
- Bir kaniş mi koca dobermanı öldürdü?!
- Galiba benim köpeği yerken boğulmuş!...