Bir sünnetçi dükkanının vitrinine şemsiye koymuş. Bu durum sünnetçinin bir arkadaşını çok meraklandırmış. Adam gelip sünnetçi arkadaşına sormuş:
- Azizim sünnetçi vitrininde şemsiyenin işi ne?
Sünnetçi gayet sakin cevap vermiş:
- Ne koysaydım?!.
Genç oğlan babasına:
- Baba Afrika'nın bazı yerlerinde erkeğin evlenene kadar karısını tanımadığı doğru mu?
- Evet ama oğlum, bu dünyanın her yerinde böyle.
Hocanın canı meyve ister dalar birinin bahçesine... Ağaca çıkar ne bulursa atıştırır. Bahçenin sahibi gelir:
- Ne yapıyorsun benim ağacımda? diye sorar.
Hoca:
- Ben bülbülüm! der.
Adam:
- Hadi, öt de görelim!
Hoca ağzını büzerek bir takım sesler çıkarır. Adam kahkaha atar:
- Hiç böyle bülbül olur mu?
- Bülbülün acemisi böyle öter!!!
Adam yalan makinesi yapmış. Makine her konuşmayı yalan doğru diye değerlendiriyormuş. Adam oğluna sormuş:
- Yazılından kaç aldın?
Çocuk "Beş" aldım diye cevap verince yalan makinası ötmüş.
- "Oğlum yalan söylemek çok kötü bir şeydir" demiş adam ve devam etmiş:
- Oğlum ben senin yaşındayken hep beş alırdım!
Yalan makinesi patlamış.
Küçük kayseriliye öğretmeni sormuş:
- Altı kere altı?
- Otuz dokuz.
- Otur, sıfır.
Arkadaşı sorar:
- Bildiğin halde neden otuz dokuz dedin?
- Pazarlık edecektim, anlamadı...