Kısa Fıkralar

Baba öfkeyle bağırıyordu:

- Rezalet! Kepazelik! Okulda iyice sermişsin. Hiç çalışmıyorsun!

- Ama baba, o kadar çok ders yığılıyor ki, başarmak imkânsız.

- Ne demen imkânsız? Ben Türkçede imkânsız diye bir kelime bilmiyorum.

Babasının bu sözü üzerine, oğlu odadan çıktı. Banyodan dişmacunu tüpünü alıp döndü, tüpü masanın üzerine sıkıp boşalttı. Sonra seslendi:

- Haydi bakalım, doldur şimdi bu macunu tüpe!

Oy ver:
loading
2.5(4 oy)

İki ateş böceği konuşuyormuş. Biri diğerine:

- Gözlerim çok bozuldu... Doktora gideceğim!

- Ne oldu ki?

- Dün akşam bir izmarite sulanmışım!...

Oy ver:
loading
4(11 oy)

Çocuklar oturmuş birbirlerine babalarının ne kadar "hızlı" olduğunu anlatıyorlarmış. Birinci çocuk:

- Benim babam; ok attıktan sonra koşup hedefe oktan önce varıyor, demiş.

İkinci çocuk:

- Benim babam; tabancasını ateşliyor ve hedefe kursundan önce yetişiyor, diye böbürlenmiş.

"O da bir şey mi?" demiş üçüncü çocuk:

- Benim babam; devlet hastahanesinde doktor... Mesai 5'de bitiyor benim babam 3:30'da eve geliyor!...

Oy ver:
loading
3.5(10 oy)

Hocanın birine sormuşlar:

- Hocam İngilizce konuşmak günah mıdır?

Hoca da cevap vermiş:

- Herılt yani!...

Oy ver:
loading
3(11 oy)

Öğretmen coğrafya dersini sona erdirmişti ki, bir çocuk parmak kaldırarak sordu:

- Sahi, dünyamız günün birinde yok mu olacak, öğretmenim?

- Evet, çocuğum!

Öğrenci bir an düşündü:

- Peki, uçmakta olan uçaklar o zaman nereye inecekler!

Oy ver:
loading
3.5(13 oy)

Sayfalar