deniz

Temel boğulmak üzere olan bir adamı görünce hemen denize atlamış ve adamı kurtarmış. Karaya çıkınca da adamı tuttuğu gibi tekrar denize atmış. Bu durumu gören Dursun sormuş: "Uşağum ne yapıyorsun?" diye. Temel de kendince açıklamış:

- Biz büyüklerimizden böyle öğrendik. İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir!...

Oy ver:
loading
2.5(12 oy)

Temel ile Dursun, Karadeniz sahilinde oturuyorlarmış.

Temel, Dursun'a demiş ki:

- Gel beraber Amerika'ya yüzelim...

İki kafadar Karadeniz den başlamışlar yüzmeye, Marmara, Ege, Akdeniz... Derken okyanusları da aşıp Amerika ya yaklaşmışlar. Hatta özgürlük anıtını görmüşler.

Tam bu sırada bizim Temel, Dursun'a seslenmiş:

- Dursun ben kesildum geri döneyrum...

Oy ver:
loading
3.5(19 oy)

Yıllar yıllar önce deniz kenarında çok güzel bir ülke varmış. Tabii ki bu masal ülkesinin bir kralı ve bir de dünyalar güzeli prensesi varmış. Prenses o kadar güzelmiş ki Kral ona bakılmasını yasaklamış. Her gün dolaşmak için saray muhafızları ile sarayın dışına çıktığında halk, eğilir ve gözlerini kapatır ya da evlerine kaçışırmış... Onu görmenin bedeli ölümle cezalanmakmış. Günlerden bir gün yine prenses dolaşmak için çıktığında; fakir bir köylü delikanlı her şeyi göze alarak başını kaldırmış ve prensesle göz göze gelmişler... O an fakir delikanlı prensese inanılmaz bir aşkla tutulmuş. Prensesin derin bakışlarının da boş olmadığını düşünmüş ve günlerce uyuyamamış.

Oy ver:
loading
3.5(24 oy)

Temel, karısı Fadime'ye: "Bana bir şort dik" demiş. Fadime Temel'e şeker çuvalından güzel bir şort dikmiş. Temel arkadaşı Dursun ile plaja gitmiş. Giderken de şortunu giymiş. Temel'i gören gülüyormuş. Temel artık dayanamamış ve arkadaşı Dursun'a sormuş:

- Neden herkes bana gülüyor?

Dursun:

- Ula uşağum! Senin şortun arkasında Turhal şeker fabrikası, önünde net 50 kg yazıyor!...

Oy ver:
loading
3.5(15 oy)

Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti. Ne yapsa makbule geçmiyor, basın hergün kendisiyle uğraşıyordu. Nihayet; "Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun" diye düşündü ve ilan etti:

- Pazar günü saat 10'da denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim.

Pazar sabahı saat 10'da tüm basın mensupları toplandılar orada. Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı. Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti. Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı. Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu:

"Bakan yüzme bilmiyor!..."

Oy ver:
loading
3.5(21 oy)

Sayfalar