er

Bir gün komutanlar kendi aralarında konuşuyorlarmış; "Karılarımızla yatmamız angarya mıdır, değil midir?" diye. Sonra odaya erlerden biri girmiş, ona sormuşlar:

- Söyle bakalım Mehmet, bizim karılarımızla yatmamız angarya mıdır?

Mehmet cevap vermiş:

- Hayır! Angarya değildir komutanım. Öyle olsaydı, o işi de bize yaptırırdınız!

Oy ver:
loading
4(6 oy)

Albay, binbaşıya:

- Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün.

Binbaşı, yüzbaşıya:

- Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır.

Oy ver:
loading
2.5(8 oy)

Güney Amerikalı bir subayla bir er konuşuyorlar:

- Savaşta bir düşmana rastlarsan ne yaparsın?

- Vururum!

- Doğru, peki bir düşman bölüğüne rastlarsan ne yaparsın?

- Vururum!

- Olmadı... Koşup karargaha haber verirsin! Peki savaş meydanında bir inek görürsen ne yaparsın?

- Vururum!

- Olmadı... Koşup karargaha haber veririm!

- Yine olmadı... Boynuzlarından tutup karargaha sürüklersin. Peki beni görürsen ne yapacaksın, söyle...

- Vururum!

- Olur mu canım! Ben senin komutanınım.

Oy ver:
loading
1(1 oy)

Yıllar önce İngiltere'de erler şemsiye kullanmazmış. Şemsiye taşıma hakkı sadece subaylara tanınıyormuş. O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında bir şemsiye ile hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden vurulmuşa dönmüş. Eri çağırarak:

- Bu ne küstahlık, demiş.

Ve şemsiyeyi aldığı gibi dizinde iki parça etmiş.

- Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!

Neye uğradığını anlamayan er: "Başüstüne!" diyerek selamı çakmış ve şöyle sormuş:

Oy ver:
loading
4.5(2 oy)

Askeri birlikte teftiş için hazırlık yapılıyormuş. Bu arada bütün erlere birer diş fırçası dağıtılmış. Er Mehmet de fırçayı göğüs cebine yerleştirmiş. Kıtayı denetleyen komutan sıra Mehmet'e gelince, cebindeki fırçayı göstererek sormuş:

- Bu ne bu?...

- Teftiş fırçası komutanım!...

Oy ver:
loading
1.5(3 oy)

Sayfalar