Hoca bir gün göl kenarında karısıyla birlikte çamaşır yıkamaya gider. Tam işe başlayacakları sırada bir karga gelir ve sabunu kaptığı gibi havalanır. Karısı:
- Yetiş efendi sabunu kuş kaptı! dediyse de Hoca kılını bile kıpırdatmaz.
- Telaşlanma karıcığım! der. Baksana simsiyah olmuş zavallı, o bizden daha kirli, varsın temizlensin!...
Kimi insanlar olmayacak hevesler peşinde koşup durur. Nasreddin Hoca böylelerine ders vermek istemiş bir gün. Elinde koca bir bakraç yoğurt mayasıyla gölün kenarına gelmiş. Başlamış kaşık, kaşık dökmeye:
Bir imam, bir haham ve bir papaz birlikte orman içindeki yoldan evlerine dönüyorlarmış. Derken orman içindeki bir göl kenarında mola vermişler. Hava da aksi sıcak mı sıcak... Adeta ortalık kavruluyor... Demişler hadi göle girip biraz serinleyelim. Kıyafetleri çıkarıp göle girmişler. Çıktıklarında bir de ne görsünler? Kıyafetler yok!