İstanbul

İstanbul'un Laleli semtini bilirsiniz. Laleli'de yine bu isimle anılan tarihi bir cami vardır. Bu semt ve cami hakkında anlatılan ilginç de bir öykü vardır.

Laleli Camii'ni Sultan III. Mustafa yaptırmıştır. Sultan Mustafa bu camii yaptırırken; bu semtte Laleli Baba namında bir din büyüğünün yaşadığını, gerçek bir mürşit olduğunu, hikmetli sözler söylediğini öğrendi. Padişah bu zatla görüşmek, söz ve sohbetinden yararlanmak istedi. Cami inşaatını denetlemeye geldiği bir gün, adamlarına Laleli Baba ile görüşmek istediğini bildirip davet ettirdi. Padişahın buyruğu hemen Laleli Baba'ya ulaştırıldı. O da hemen davete icabet etti.

Oy ver:
loading
3.5(73 oy)

Sultan 3. Murat Han o gün bir hoştur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil. Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:

- Hayrola hünkarım. Canınızı sıkan bir şey mi var?

- Akşam garip bir rüya gördüm.

Oy ver:
loading
4(60 oy)

Bir gün Cennet'in kapıları şiddetle vurulmuş: "Güm!... Güm!... Güm!...". İçeriden seslenmişler:

- Kim o?

Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses:

- Biz İstanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz!

İçeriden hoş geldiniz diyerek kapılar ardına kadar açılmış ve yiğitleri içeriye buyur etmişler. Her şey çok güzel gidiyormuş. Ta ki, 40 yıl geçinceye kadar. Bir gün kapılar yine şiddetle çalınmış: "Güm!... Güm!... Güm!...". İçeriden sormuşlar:

Oy ver:
loading
3.5(61 oy)

Anadolu'dan İstanbul'a para kazanmaya gelen insanlar her zaman olmuştur. Uzun zaman önce bu insanlardan fakir olanlar geçimlerini hamallık yaparak sağlarlarmış. Hamallık yapabilmek için ise kalın bir ipe sahip olmak lazımmış. Bir kalın ipe bile sahip olmayanlar ise hakir görülüp, "ipsiz" diye anılırlarmış.

İşte "ipsiz sapsız" deyimi buradan doğmaktaymış.

Oy ver:
loading
4(123 oy)

Adamın işi varmış; İstanbul'dan, Ankara'ya gidiyormuş. Tam uçağa binerken kulağında bir ses:

- Binme, bu uçak düşecek!

Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş. İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış: "Uçak düştü kurtulan olmadı." Koşmuş Haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında:

- Binme, bu tren raydan çıkacak!

Dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş:

- Tren Eskişehir'de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı...

Oy ver:
loading
4(29 oy)

Sayfalar