Eczacı da "Yok!" demiş. Tavşan ertesi gün yine gelmiş:
- Havuç var mı?
Eczacı yine "Yok!" demiş. Tavşan bir sonraki gün yine gelmiş:
- Havuç var mı?
Eczacı "Yok!" demiş ama artık sinirlenmeye başlamış. Tavşan sürekli gelmeye devam edince de; eczacı bir gün dayanamayıp tavşanın ağzının ortasına yumruğu çakmış. Yumruğun etkisiyle tavşanın ön dişleri kırılmış... Ancak tavşan ertesi gün yine eczaneye gelmiş:
- Bakın yavrularım, dedi. Şu gördüğünüz bir örümcek ağıdır. Şu köşedeki de sinsi, kurnaz, acımasız bir örümcektir. Şimdi pusuda ağına böceklerin takılmasını bekliyor. Eğer ağına takılırsanız sizi yavaş yavaş yer. Çok acımasızdır.
O sırada gök gürültüsü misali bir kükreme duyuldu. Yavru sivrisinekler korku içinde annelerine sarıldılar. Anneleri onları teskin etti:
- Çocuklarım, korkmanıza hiç gerek yok! Bu sesini duyduğunuz aslandır. Çok uysal ve zararsız bir hayvandır!...