Herkül

Herkese merhaba. Yazmaya yeniden başladığım şu günlerde bu bölümde yazmaktan da memnuniyet duyarak ilk hikayeme başlıyorum.Yunan mitolojisinde çeşit çeşit yaratıklar, kahramanlar, savaşlar anlatılır durur. Fantastik öğeler benim de olduğu gibi bir çok insanın ilgisini hep çekmiştir. Herkül genellikle ( ki Hercules veya Herakles diye de geçer) en bilindik kahramanlardan birisidir. 12 Görevi onun efsane olmasını sağlamıştır ve bu 12 görevin hepsi birbirinden zor ve hepsi başlı başına birbirinden fantastiktir. Zaten bunlara birazdan değineceğim o yüzden olayları baştan alalım. Tanrıların Kralı veya Tanrıların Tanrısı olarak da bilinen Zeus bir gün oturup düşünür; ' İnsanlar acı çekiyorlar, bir çok işleri yapmakta zorlanıyorlar bu yüzden onlara yardım edecek bir kahraman yaratmalıyım ' Thebai şehrine inerek Amphitryon adlı kralın kılığına girerek onun karısına Alkmene 'ye sahip olur. Böylece Herkül dünyaya gelir. Bu olaydan Zeus 'un karısı Hera hiç memnun olmaz ve Herkül 'ü öldürmek ister. Herkül henüz bebekken Hera tarafından odasına iki tane yılan gönderilir. Fakat Herkül iki yılanı boğazlarından yakalayıp sıkarak ikisini de öldürür.Aslında ilk zaferini de kazanmış olur Zeus onun ölümsüzlerden olmasını istediği için Hera tarafından emzirilmesini ister fakat Herkül o kadar güçlü emer ki karnı doyduktan sonra Hera 'nın göğüslerinden süt akmaya devam eder. Bu olaydan dolayı bizim saman yolu dediğimiz Fransızların sütlü yol dediği yıldızlar serpintisini ve yeryüzünde ki beyaz zambakları meydana getirmiş olur. Aradan yıllar geçer ve Herkül ergenlik çağına geldiğinde edebiyat , ok atma, lir çalma dersleri alır. Oldukça obur olan Herkül bir gün edebiyat öğretmeni Linos tarafından bir kitap yığınının içine götürülür. İstediği kitabı almasını söyleyen Linos Herkül 'ün yemek kitabını almasıyla çok sinirlenir. Onu azarlar ve tehdit eder bu duruma sinirlenen Herkül eline geçirdiği gitarı hocasının kafasında parçalayarak ilk cinayetini de işlemiş olur. Bu durumdan dolayı Kral Amphitryon, Herkül 'ü dağlara çobanların yanına sürgün eder. Bu hayat ona daha bir faydalı olur. Herkül 'ün vücudu daha bir gelişir ve o bölgede insanları rahatsız eden bir canavarı öldürür. Bu başarılı ve ona ünvan kazandıran avından dönerken Orkhomenos dan gelen ve Thebai 'lilerden eskiden işledikleri bir hatadan ötürü ceza vergisi olarak yüz öküz isteyecek bir memur grubuna rastlar. Herkül tereddüt etmeden onlara saldırıp burunlarını, kulaklarını keser ve onları geri yollar. Bu durumdan dolayı Orkhomenos Kralı Erginos büyük bir ordu toplayıp Thebai şehrine saldırır. Herkül zeka tanrıçası Athena 'nın ona hediye ettiği silahları takınıp yiğitlerden oluşan bir ordunun başına geçerek karşı koyar Erginos 'u öldürüp ordusunu da bozguna uğratır. Bu durumdan dolayı Thebai kralı kızı Megaira 'ı Herküle verir. Bu evlilikten birçok çocuk doğar fakat Hera bir gece Herküle bir büyü yapıp karısını ve çocuklarını birer canavar olarak gösterir. Herkül kendi elleriyle hepsini öldürür bu durumun farkına varınca büyük vicdan azabı çekip Delphi mabedine gidip bağışlanmayı diler. Apollon ona bu cinayetin kirlerinin ancak Tirynthe kasabasına gidip kral Eurystheos 'un hizmetinde on iki sene çalışmakla temizlenebileceğini bildirir. Herkül bu durumu kabul eder. Eurystheos Argos 'un hakimi Sthenelos 'un karısı Nikippe 'den doğmuştur. Alkmene Herküle hamileyken Nikippe 'de Eurystheos 'a hamiledir. Hera Zeus 'dan bu iki çocuktan hangisi önce doğarsa diğeri üzerinde hakim olacağını öğrendiğinde Alkmene 'yi de kıskandığı için Nikippe 'nin daha önce doğurmasını sağlamıştır. Eurystheos Herkül 'ün aksine oldukça korkak ve güçsüz olduğu için bir gün Herkül tarafından tahttan indirileceğini düşünmektedir. Bu yüzden onun sağ dönemeyeceği görevler verir fakat Herkül hepsini tamamlayıp döner. Gelelim o on iki göreve:

1- Nemean Aslanı 'nın yenilmesi

Bu aslan dünya üzerinde ki en güçlü aslandır. Kral Eurystheos bu aslanın derisini istemektedir. Herkül uzun bir müddet bu aslanı arar ve sonunda bulur. Fakat derisi o kadar kalındır ki ne ok işlemektedir ne kılıç. Uzun müddet aslanla dövüşen Herkül sonunda onu boynundan yakalayıp boğarak öldürür ve Athena 'nın da ona yardım etmesiyle aslanın pençelerini kullanarak derisini yüzer. Çünkü aslanın derisini kendi pençesinden başka bir şey kesmemektedir. Herkül bu aslanın derisini bir zırh olarak kullanmış ve çok büyük bir avantaj elde etmiştir.

2- Lerne Ejderinin (Hydra) öldürülmesi

Bu görevine Herkül arkadaşı İolaos ile birlikte gider. Lerne Ejderi kendisine Lerne bataklığını yatak edinmiştir. Dokuz başlı bir ejderhadır ve nefesi zehirlidir. Çayırları darma dağın etmekte ve hayvanları yemektedir. Herkül ejderhanın inini bulduğunda İolaos geride beklemektedir ve Herkül mağaraya bir ok atar ejderha dışarı çıkar. Herkül her bir başını tek tek ezse de yerine iki tane birden çıkmaktadır. Bu yüzden bu ejderha ile oldukça vakit harcasa da bir türlü öldüremez ve arkadaşı İolaos 'u çağırır. İolaos etrafı ateşe verir ve ejderhanın başları yanmaya başlar en sonunda tek başı kalınca Herkül onu kesip yere gömer ve üzerine büyük bir taş koyar. Ayrıca oklarını bu ejderin zehrinde ıslatıp öldürücü birer ok haline getirir.

3- Tunç Ayaklı Dişi Geyik

Arkadia 'da Keryntos dağında yaşayan bu geyiğin altın boynuzları ve tunç ayakları vardı. Yorulmak nedir bilmeyen bu geyiğe bu güne kadar hiç bir avcı ulaşamamıştı. Herkül geyiği bulup kovalamaya başladı ve yaklaşık bir sene kadar kovaladı. Yağmur,çamur, dere tepe demeden koşan hayvan bir türlü Herkül 'ü vazgeçiremedi. Kuzeyde çok uzaklarda bulunan Hyperbore 'ler bölgelerine kaçtı fakat orada da takipten kurtulamadı. Nihayet yorgunluktan halsiz mecalsiz kalan hayvan geri dönmek zorunda kaldı. Eski izlerinden yürüyerek Arkadina 'ya döndü. Geriye doğru koşarken yağmurdan dolayı taşan bir derenin kenarına gelince atlamakta tereddüt etti. Bu durum Herkül 'e zaman kazandırdı ve ona yetişip yakaladı ve saraya götürdü.

4- Erymanthos Dağının Yabandomuzu

Bu domuzda bahlara bahçelere zarar vermektedir. Fakat normal domuzlara nazaran çok daha büyük ve daha vahşidir. Arkadia 'da bulunan bu domuzu Herkül uzun müddet kovaladıktan sonra onu bir mağarada yorgunluktan bitkin halde bulur ve omuzlarına aldığı gibi saraya getirir. Kral bu hayvanı görünce çok korkmuş ne yapacağını şaşırmış ve rivayete göre büyük bir tunç köpek heykelinin içine tıkılıp kalmış.

5- Stymphalos Kuşları

Etrafı dikenli ve çalılarla kapalı bir bataklığın ortasında ve Stymphalos adını taşıyan bir gölün kıyısında insan etiyle beslenen bir takım yırtıcı kuşlar yaşıyordu. Savaş tanrısı Ares 'in bu kan dökücü çocuklarının gagaları, pençeleri ve kanatları tunç dandı. Onlar tüylerini gelip geçenleri öldürmek için birer sivri ok gibi kullanıyorlardı. Herkül, insanlara, sürülere ve tarlalara zarar veren bu kuşları kovmak görevini aldı. Sayılamayacak kadar çok olan yuvalarından onları çıkarmak için yaygara yapan, gürültü çıkaran ziller kullandı. Civarda bulunan yüksek bir dağa çıkarak o kadar çok büyük bir gürültü yaptı ki kuşlar bulut halinde havalandılar. Sonra Herkül zehirli oklarını kullanarak kuşları kırdı geçirdi.

6- Girit Boğası

Girit kralı Minos denizlerin tanrısı Poseidon 'a yalvarmış ve dalgaların arasından çıkaracağı hayvanı kurban edeceğini söylemişti. Poseidon denizden bu güne kadar eşi benzeri bulunmayan bir boğa çıkarttı. Fakat Minos bu boğaya kıyamamış adeta ona büyülenmiştir. Poseidon için her ne kadar başka kurbanlar verse de Poseidon bu duruma çok kızıp boğayı kudurtur. Şehir için afet haline gelen bu boğayı durdurmak Herkül 'e düşer. Ancak onu ne yaralayacak nede öldürecektir kanlı canlı getirmesi istenir. Bunun üzerine Girit 'e giden Herkül bu azgın boğayla karşılaşır ve üzerine atlayıp boynuzlarından yakalayıp kuvvetli bir bağla bağlayıp saraya götürür.

7- Augias 'ın Ahırları

Bu defa Herkül 'e iğrenç bir görev verir. Elis kralı Augias 'ın ahırlarını bir günde temizlemesini ister. Kralın sayısız sürüleri vardır ve bu ahırlardı üç bin öküz bulunmaktadır. Ahır yaklaşık otuz yıldır hiç temizlenmemiştir ve hayvanların altında ki biriken gübre yığını artık memleketin havasını zehirlemektedir. Herkül ahırların duvarlarından birinde büyük bir delik açar ve Alpheios nehrinin yatağını değiştirerek bu nehrin hızlı akan sularını ağıra bağlayarak bu görevini de tamamlar.

8- Diomedes 'in Atları

Diomedes Savaş Tanrısı Ares 'in oğlu vahşi Trakyalıların Kralı idi. O, Ağızlarından ateş çıkaran atlara sahipti ve bu atlar insan etiyle besleniyordu. Fırtınaların yurdunun kıyısına attığı insanları hayvanlarına atarak yediriyordu. Eurystheos, Herkül 'e bu atları Mykenes 'e getirmesini emretti. Herkül bir kaç arkadaşı ile birlikte Trakya sahilinden karaya çıktı. Diomedes 'in ahırlarını buldu ve ahırların hizmetçilerini korkutarak ilerledi. Zalim kralı yakaladığı gibi onu kendi atlarına yedirdi. Böylece sayısız kazazedenin başına getirdiği felaket kendisininde başına geldi. Herkül bu atları çözdü ve saraya getirdi.

9- Amazonların Yenilmesi.

Eskilerin Pontus- Auxinus dediklerin Karadeniz 'in güney kıyılarında bu günkü Çarşamba ile Ünye arasında Themiskyra kasabasına yakın Theromodon ( Terme Çayı) sahilinde Amazon denilen ve yalnız kadınlardan mürekkep bir halk kalabalığı yaşardı. Savaş Tanrısı Ares bu kadınların kraliçesi olan Hippolyte ye kraliçelik işareti olarak bir kemer hediye etmişti. Birgün Eurystheos 'in kızı Admete bu kemeri istedi. Kral Herkül 'ü çağırıp o kemeri getirmesini istedi. Herkül cesur ve gözü pek Yunan gençlerini topladı ve bir gemiye binerek yola çıktı. Hellespontus (Çanakkale) Boğazı 'ndan geçti. O zamanlar Propontis denilen Marmara denizinin kuzey kıyısında kendi ismini taktığı şimdiki Tekirdağ ile Silivri arasında bulunan Ereğliyi (Herakleia 'yı) zaptetti. Sonra boğazdan geçerek yoluna devam etti. Nihayet kahraman ve arkadaşları Themiskyra koyuna ulaştılar ve Amazonlar diyarına ayak bastılar. Bu vahşi kadınların kraliçeleri Hippolyte onları çok iyi karşıladı ve izzet ikramda bulundu. Uzun ve zor yolculuklarını öğrenince üzüldü ve kemerini vermeyi bile vaad etti. Fakat Hera Herkül 'e olan düşmanlığını burada da belli ederek Olympos 'dan aşağı bir Amazon kılığında indi ve onların arasına karışıp, aslında amaçlarının Amazonların kraliçesini kaçırmak olduğunu ileri sürerek bir savaş başlattı. Bir sürü Amazon can verdi ve kraliçeleri bizzat Herkül tarafından öldürülerek kemeri alındı ve saraya götürülüp efendisinin kızı Admente 'ye armağan edildi.

10- Geryoneus 'un Öldürülmesi

Kral bu sefer Herkül 'den Geryoneus 'un öküzlerinin getirmesini istedi. Uzak batıda bir ada da yaşayan Geryoneus 'un heybetli ve dağ gibi üç gövdesi vardı. Kızıl sığırlardan ibaret olan sürüsünü dev cüsseli bir çobanla üç başlı bir köpek koruyordu. Kralın bu isteğini yerine getirmek için Herkül Afrika kıyısı boyunca, güneşin battığı yerlere yöneldi. Yolda, yorgunluğunu gidermek için Avrupa 'yı Afrika 'ya bağlayan berzahı parçaladı ve karalar kayıp birleşmesin diye boğazın hem Avrupa hem de Afrika kıtalarına bitişik olan kısımlarına muazzam birer sütun dikti. Böylece eskilerin ' Herakles direkleri ' adını verdikleri Cebelitarık boğazı meydana geldi. Orada ' Güneş ' arza yakın olduğundan ışınları yeri ve yerdekileri rahatsız ediyordu. Herkül sinirlendi ve güneşe doğru yayını gerdi. Güneş Alkmene 'nin oğlunun bu cüretine hayret etti. Onun hiddetini yatıştırmak için yoluna devam etmesine müsaade etti ve akşam olup da gökten indiği zaman dünyayı tekrar aydınlatmaya başlamak için semaya yükseleceği yerin kıyısına kadar kendisini, Okyanus üzerinde taşıyan su zambağı biçimindeki altın kupasını, gemi gibi kullanmak üzere Herkül 'e verdi. Herkül bu kupaya bindi ve gideceği yere ulaştı. Kıyıya çıkınca sürüyü gözetlemek ve yerini bulmak için geceyi yüksek bir dağ başında geçirdi. Fakat sürüyü bekleyen köpek onun kokusunu aldı ve Herkül 'e saldırdı. Herkül sopasıyla bir vuruşta hayvanı yere serdi ve oraya koşan dev cüsseli sığırtmaç da aynı şekilde öldürüldü. Geryoneus 'u da zehirli oklarıyla öldürdü ve gemi vazifesi gören büyük kupaya sürüyü doldurdu ve denize açıldı. Hareket noktasına gelinceye kadar sayısız yerler diyarlar geçti. Rhone kıyılarına gelince öküzlerin güzelliğini kıskanan ve buralarda oturan halkın saldırısına uğradı. Bütün oklarını bitirmesine rağmen onları yenilgiye uğratamadı. Derin bir yara aldı ve güçten kuvvetten düştüğünü hissetti. Babası Zeus 'dan yardım istedi. Zeus onlara taş yağdırdı. O günden beri geniş ova baştan başa çakıl taşları ile örtülmüş oldu. ( Bu çakıl taşlarına Krau çakıl taşları denmektedir.) Sırasıyla İtalya, İllyria ve Trakyayı kat etti. Fakat tam Yunanistan 'a varacağı sırada Hera 'nın gönderdiği bir bügelek ( Sığır sineği) sürüsünün başına bela oldu ve sığırlar yüksek dağlara vadilere kaçtı. Herkül bin zorlukla sürünün bir kısmını toplayabildi ve toplayamadığı sığırlar ormanlarda kaldı ve yabani sığır oldular.

11- Hesperid 'ler Bahçelerinin Altın Elması

Bu defa kral Herkül 'e güneşin battığı taraflarda, o zamana kadar tanınmamış bir diyarda ' Meyvesi Altın Elma ' olan kıymetli ağaçların bulunduğu, Hesperid 'ler bahçelerine gitmesini ve altın elma getirmesini emretti. Gerçekten Hesperid 'ler ağaçların üzerinde dört mevsimde de altın elmalar bulunan esrarlı bir bahçede yaşıyordu. Herkül bu diyarı bulmak üzere yola çıktı. Batıya doğru gidip uzun zaman yol aldıktan sonra Eridan ( Tiber) nehrinin yanına geldi. Orada Zeus 'un Themis 'den doğmuş kızları güzel Nympha 'lara rastladı. Nympha 'lar (Peri Kızları) Herkül 'e bu bahçenin nere olduğunu öğrenmek için denizlerin her şeyden haber veren ihtiyarı Nereus 'a müracaat etmesini tavsiye ettiler. Herkül onları dinleyip Nereus 'u aramaya başladı ve nihayet onu deniz kıyısında uyurken buldu. İstediğini yaptırmak için onu bağladı ve güzel Hesperid 'lerin yerini sordu. Herkül 'ü korkutmak için Nereus çeşit çeşit şekillere girdi. Aslan oldu, yılan oldu, ateş oldu fakat ne yaparsa yapsın Herkül 'ü vazgeçiremedi ve istemeyerek de olsa bahçenin yerini söyleyince Herkül Afrika ya gitti. Orada Batıya doğru gitti ve bahçenin altın kapılarını buldu. Bahçenin yakınlarında gökyüzünü tutmak cezasına çarptırılan titan Atlas vardı. Ayrıca bahçeyi ateş renkli bir ejderha koruyordu. Herkül Atlas 'a gidip görevini anlattı ve bu bahçeye nasıl girebileceğini sordu. Atlas eğer gökyüzünü tutarsa elmaları Herkül 'e getireceğini söyledi ve Herkül de bu durumu kabul etti. Atlas elmaları aldıktan sonra Herkül 'e gidip krala bu elmaları kendisi vereceğini söyledi. Herkül bu duruma sinirlendi ve kabul ediyormuş gibi göründü.

' İstiyorum ki krala elmaları sen götüresin , fakat yola çıkmadan evvel azıcık bir zaman için göğü omuzlarına al, başımın rahat etmesi için altına bir yastık koyacağım ' dedi.

Atlas göğü tekrar alınca Herkül elmaları aldığı gibi oradan uzaklaşıp krala teslim etti. Eurystheos bu elmaları Hera 'ya armağan etmiş Hera 'nın da elmaları geri gönderdiği söylenmektedir.

Ayrıca Mitolojiye göre gök gürültüsü Atlas 'ın Herkül e olan kızgınlığı yüzünden bağırmasıdır.

12- Kerberos 'un Getirilmesi

Bu defa kral Herkül 'e yer altı dünyasında ölüler diyarına bekçilik yapan aynı zamanda yeraltı dünyası tanrısı olan Hades 'in köpeği üç başlı Kerberos 'u getirmesini istedi. Herkül Hermes ile birlikte yola çıktı yer altı dünyasına indi ve alev ırmaklarını çamur sellerini geçerek Hades 'e ulaştı. Herkül gelme sebebini anlatınca Hades eğer silah kullanmadan Kerberos 'u yaralamadan götüreceği şartını koştu ve Herkül bunu kabul etti. kerberos la karşılaşınca üç başın birleştiği boyun kısmını sıkmaya başladı. Isırıldığı halde onu o kadar kuvvetle sıktı ki hayvan kendisini bıraktı. Herkül onu bağlayıp krala götürdü ve kral hayvanı görünce çok korktu ve onu hemen geri götürmesini söyledi. Herkül Kerberos 'u geri götürdü ve tam sekiz sene bir ay süren bu görevlerin ardından hepsini başarıyla yerine getirdiği için özgürlüğüne kavuşmuştu.

Dinlenmeye hak kazanan Herkül bu sefer tekrar yola çıkarak dünyayı dolaşmaya karar verdi. Bu sefer canavarları avlamak için değil haksızlığa uğrayan insanlara yardım etmek için yola çıktı. Gittiği bir çok yerde haksızlığa uğrayan insanlara yardım etti. Haydutları patakladı komşu köylerde zulme uğrayan insanlara şanlı zaferler kazandırıyordu. Herkül bir gün dolaşırken Eurytos adında bir adama rastladı. Bu adam ok atmada çok iyiydi ve eğer kendinden daha iyi ok atan birisine rastlarsa güzel kızı İola 'yı ona verecekti. Herkül bu durumu kabul etti. Yarışmayı kazanan Herkül oldu fakat Eurytos kızını ona vermedi bu duruma sinirlenen Herkül oradan ayrıldı. Bir gün Eurytos 'un oğlu çalınan sığır sürülerini bulması için Herkül 'den yardım istedi. Herkül onun babasının yaptığı şeyi hatırlayınca bu genç adamı yakalayıp kayalıklardan aşağıya fırlattı. Fakat daha sonra pişman olup tekrar Delphi 'ye gidip günahının bağışlanması için yalvardı. Tanrı Apollon onun bir sene el kapısında çalışmasını ve kazandığı her şeyi Eurytos 'a götürmesini ancak bu şekilde günahının affedileceğini söyledi. Herkül bu şartı kabul etti ve Asya ya geçti. Hermes Herkül 'ü bir köle olarak satmakla görevlendirildi. Bu cesur kahramanı Omphale adında bir kadın satın aldı. Omphale Lydia 'nın muhteşem ve güzel kraliçesiydi. Omphale Herkül 'e yürüttüğü memleketin başına bela olan haydutları yok etmesini emretti. Herkül bu işi kolaylıkla yerine getirdi. Herkül 'ün bu başarısından dolayı Omphale ona aşık oldu. Herkül 'de bu durumda ona karşı hissiz kalamadı ve oda kraliçesine gönlünü kaptırdı. Bundan sonra Herkül şaşırtıcı bir biçimde değişti. Parmaklarında yüzükler boynunda pırıl pırıl kolyelerle gezer oldu. Kadınlaştı. Devleri yenen dünyalara meydan okuyan kahramanın ruhu gibi vücudu da gevşemişti. Kraliçesinin emriyle yün dokumaya başladı. Aşk ve şehvet peşinde koşan bir kadının kölesi olmuştu. Kaslarında ki gerginlik bakışlarında ki kudret gitmiş acınacak bir hale gelmişti. Nihayet bir gün kendi kendine düşündü. Kölelikten nefret etti ve kraliçesinden özgürlüğünü istedi.

( Eski Yunan mitologlarından bazıları Herkül 'ün köle olduğu zamanlarda da birçok kahramanlık yaptığından bahsederler.Ephosos yakınında Kekropları zincire vurduğunu, Lydialı meşhur bir haydutu öldürdüğünü, kana susamış bir eşkıyayı Meanderos 'un sularında boğduğunu söylerler)

Kraliçe kölesinin bu arzusu üzerine onu azat etti. Bunun üzerine kahraman Aetolia 'nın dağlık bölgelerine çekildi. O zamanlar bu bölgeler Oineus adında bir kralın idaresinde bulunuyordu. Kralın Deianeira adında ok atmakta, şar kullanmakta ve yiğitlik de oldukça ileri gitmiş bir kızı vardı. Herkül bu kıza hayran oldu, ona gönül verdi ve evlenme teklif etti.
Fakat ortada Akheloos adında tehlikeli ve korkunç bir rakip vardı. Zavallı Deianeira çeşitli kılıklarda karşısına çıkan bu yaratıktan ürküyor ve onun karısı olmaktan ödü kopuyordu. Herkül 'ün teklifini öğrenir öğrenmez kabul etti bu onun için kurtuluş demekti. Fakat Akheloos yerini Herküle bırakmadı ve onu korkutmak için korkunç bir boğaya dönüşüp ona saldırdı. Yırtıcı ve azgın hayvanlarla boğuşmaya alışmış olan Herkül hiç tereddüt etmeden üstüne atıldı ve bir vuruşta onun bir boynuzunu kırdı. Akheloos yenilerek çekildi gitti ve Herkül Deianeira ile evlendi. Çift uzak bir şehre gitmek üzere yola çıktılar. Bir nehrin kıyısına geldiler. Karlar eridiği için sular taşmıştı ve o nehrin kenarında Nessos adında bir Kentaur (Centaur- Belinden aşağısı at belinden yukarısı insan mitolojik bir varlık) insanları karşıya geçirmek için bekliyordu. Herkül karısını bu Kentaur ile karşıya geçirmeye karar verdi kendisi ise azgın sularda yüzecekti. Nessos bir zamanlar Herkül 'ün Kentorlara yaptığı hakareti hatırlayarak ondan intikam almak istedi ve Deianeira 'yı kaçırmaya başladı. Tam ormana gireceği sırada Herkül zehirli oku ile onu vurup yaralamayı başardı. Öleceğini anlayan hain Nessos Deianeira 'ya ;

' Eğer kocan bir gün seni sevmekten vazgeçerse yaramdan akan kandan bir gömleğe sürüp ona giydir. Böylelikle seni eskisinden daha çok sevecek sana daha çok bağlanacak '

Deyip öldü. Aradan zaman geçti ve Herkül vaktiyle Akhalia diyarında, hakkında reva görülen istihkarın öcünü almak için Eurytos 'un yanına gitti. Oraya varında Akhalia beldesini yaktı ve hala sevmekte olduğu İola 'yı aldı, getirdi. Bu büyük zaferden dönerken Zeus 'a kurban takdim etmeyi düşündü. Karısından bu merasim için bir gömlek istedi. Gömlek isteyen adamdan İola ile birlikte geldiğini duyunca Deianeira 'nın kıskançlık hisleri uyandı ve onu büyülemek için bir gömlek aldı ve Nessos 'un kanına batırıp ona gönderdi. Herkül gömleği giyer giymez zehirli okundan Nessos 'un kanına bulaşan ve oradan da gömleğe geçen zehir onun vücuduna işlemeye başladı ve yayıldı. Zavallı Herkül müthiş bir acı hissediyordu ve gömleği üstünden çıkaramıyordu. Cayır cayır yanan Herkül dağa tırmanırken acı ile tutuğu meşe ağaçlarını köklerinden söküyordu. Öleceğini anlayan Herkül dağın tepesine kadar çıktı ve orada yığılıp kaldı bugüne kadar görülmemiş bir yangın görüldü. O sırada gök gürledi ve yüksekten inen büyük parıltılı bir bulut dağın tepesine kondu. Zeus oğlunu almak için gelmişti. Ateşte yanarak günahlarından temizlenen Herkül şara bindi ve nurlu bulutlarla kaplanarak göğe doğru yükseldi. Zeus oğlunu Tanrıların dağı olan Olympos 'a götürdü. Olympos 'da kahramanı Athena ve Apollan karşıladı. Zeus oğlunu yanına oturttu ve o daimi olarak orada kaldı.

Dünyada yaptıklarından dolayı Hera onu affettmiş ve kendi öz kızı ebedi gençlik sembolü Hebe 'yi Herkül ile evlendirmiştir.

Herkül özetle iyi bir insandır fakat pişman olduğu çok şey yapmıştır. Bir rivayete göre Zeus ile Apollan arasında bir anlaşmazlık çıkar. Zeus Apollon 'un oğlunu öldürmüştür Apollon da öç almak için Zeus 'un yardımcıları olan Kyklop ları yok etmiştir. Bunun üzerien Zeus Apollon 'u köle olarak dünyaya sürer ve bir sene boyunca orada kalacaktır. Apollon Thessalia Kralı ve kraliçesi olan Admetos ve Alkestis ile arkadaş olur. Onlar Apollon 'a çok iyi davranırlar Apollon da bu durumun karşılığı olarak kader tanrıçaları olan Moira 'larla konuşur ve Admetos 'un çok az bir ömrünün kaldığını öğrenir. Gelip Admetos 'a söyler. Admetos annesiyle babasına gider ve birisinin onun yerine ölmesini ister fakat annesi de babası da bunu kabul etmez. Arkadaşlarından yardım ister fakat onlardan da aynı cevabı alınca üzgün bir halde sarayına döner. Karısı Alkestis onun yerine ölmeyi kabul eder ve ölür. Admestos çok üzülür kahrından mahvolur. Tam o sırada Herkül eski arkadaşı Admestos 'un sarayına gelir. Herkül 'e üzüntüsünü belli etmek istemez. Fakat Herkül durumu anlayınca kim öldü diye sorar. Kralda hizmetçilerden birisi diye cevap verir. Herkül o zaman ben gideyim der fakat kral bunu kabul etmez ve o gece onu misafir eder. Sarayın arka odalarından birini Herkül 'e verir. Böylece Herkül ağlamaları, ağıtları duymayacaktır. Herkül odaya yerleşir uşaklar ona yemek ve şarap yetiştiremezler. Herkül şarkılar söyler eğlenir durur kendi kendine. Hizmetçilerden birisi eğlencenin sırası mı diye söylenir. Herkül ; ' Neden içmeyeyim eğlenmeyeyim. Bir hizmetçi öldü diye eğlenmemem mi gerek diye sorar. ' Bunu duyan hizmetçi şaşırıp bir hizmetçi mi ölmüş diye sorar Herkül kral bana yalan mı söyledi diye sorar bir şeyler döndüğünü anlayınca adamı bileğinden yakalayıp neler olup bittiğini sorar. Adamın başka çaresi kalmayınca Kralın karısının öldüğünü söyler. Herkül bu duruma çok üzülür. Tahmin etmeliydim onun suratından tahmin etmeliydim der ve her zaman ki gibi kendini suçlar.

' Arkadaşımın karısı ölmüş bense burada eğleniyorum. Gidip mezarda ölümle görüşeyim gerekirse onunda kaburgalarını kırarım. Eğer ölüm onu aldıysa yer altı ve ölüm Tanrısı olan Hades 'le bile görüşürüm der ve kalkıp gider. Kral karısının cenaze töreninden saraya dönünce karısını Herkül 'ün yanında kanlı canlı görünce bu bir hayalet yada Tanrılar benimle alay ediyorlar der. Herkül 'de gidip ölümle görüştüğünü ve onu geri getirdiğini söyler.

Yazıyı biraz uzattım farkındayım ama özetle Herkül 'ü çok severim. Kendisi ne kadar yanlış işler yapsa da ağlamaktan korkmayan ve vicdan azabı çeken bir kahramandır. İri yapısının sert görünümünün altında yumuşak bir ruh barındırır aslında. Uzun zamandır adam akıllı bir filmi çıkmadı diyordum nihayet Temmuzda bir filmi geliyor. Fragmandan anladığım kadarıyla konusunu biraz değişmişler fakat orjinaline oldukça sadık bir film çıkmış ortaya hatta ha lafı daha da uzatmayayım diyorum. Temmuz 'u bekleyin diyor, Herkül 'ü kısa da olsa görmek istiyorsanız God of War 3 'ü oynamanızı tavsiye ediyor, ( Spoiler vermek istemiyorum yoksa yazacağım çok şey var) sizleri fragman ile baş başa bırakıyor ve bir sonraki yazıda görüşmek üzere diyorum.

http://www.youtube.com/watch?v=OwlynHlZEc4

Kaynak Kitap: Klasik Yunan Mitolojisi
Yazarı: Şefik Can

Oy ver:
loading
4(20 oy)