Emel bir bahçeye meyva çalmaya girer. Bahçe sahibini görür görmez aşağıya inmeye çalışır. Fakat yakalanır. Bahçe sahibi:
- Ne yapıyosun orada?
- Ot topluyorum!
- Ağaçta otun ne işi var?
- Ben de onun için iniyordum zaten!...
Kayserili'nin biri trende gidiyormuş. Karşısına da bir İstanbullu oturmuş. Tabii bizim Kayserili sucuk, pastırma, ekmek takılıyor. Bir ara:
- Kardaş, sen de yir misin? diye sorunca...
İstanbullu:
- Yok sağol! Benim hemoroidim var, diye yanıtlar.
Kayserili de:
- Olsun önce pastırma ye sonra onu da yersin.
Birgün komutan Dursun'a sormuş:
- Vatan bizim neyimizdir?
- Vatan bizim anamızdır!
Komutan bir de Temel'e sormuş:
Temel:
- Dursun'un anasıymış komutanım!...
Bir gece genç kız evine biraz üzgün dönmüştü... Annesine:
- Bir saat önce Kemal bana evlenme teklif etti, dedi.
Annesi:
- Peki neden böyle üzgün duruyorsun o zaman? diye sordu.
- Çünkü ateist olduğunu itiraf etti anne... Cehennemin varlığını bile inkar ediyor!...
Annesi cevap verdi:
- Sen yine de evlen kızım! İkimizin arasında kalsın... Yanıldığını ispatlarız biz ona!...
Doktorlar, delileri boş bir havuzun yanına getirip: "Hadi atlayın havuza!" demişler. Atlayan çakılıyormuş. Bütün deliler atlamış, en sona bir deli kalmış. "Bu akıllanmış galiba" deyip kendisine sormuşlar:
- Sen niye yüzmüyorsun?
Deli demiş:
- Ben yüzme bilmiyorum ki!...