Zor Köy

Bir gazeteci "Zor Köy"ün methini duyar. Merak edip gitmeye karar verir. Daha köyün girişinde ilk garip manzarayı görür. Birkaç köylü ellerinde iğne ile tarlanın toprağını karıştırmaktadır. Gazeteci merak edip sorar:

- Efendiler ne yapıyorsunuz?

Köylüler açıklar:

- Tarlayı çapalıyoruz.

- E iğne ile olur mu hiç?

- Eee... Burası zor köy!

Gazeteci köy kahvehanesinin yolunu tutar. Yolda çeşmeden su taşıyan köyün kızlarını görür. Hepsinin elindeki testi de kırıktır. Suyu götürene kadar yarısından fazlası yolda dökülecek şekilde... Gazeteci kızlardan birine seslenir:

- Bacım kırık testi kırılmış, taşıdığın suyun çoğu dökülüyor.

Köylü kız:

- Biliyorum.

- E bacım kırık testiyle su mu taşınır?

- Eee... Burası zor köy!

Gazeteci köy kahvehanesine girer. Kendini tanıtır. İnsanlar etrafına toplaşır çaylar gelir. Gazeteci buradaki insanların yaşantısını, tatlı bir muhabbet eşliğinde kendilerinden dinler.

Gazeteci bir ara merak edip utanarak sorar:

- Ayıptır sorması... O işi nasıl yapıyorsunuz?

Köy muhtarı anlatır:

- Hamakta...

Gazeteci:

- İyi bari o normalmiş.

Ama muhtar lafını bitirmemiştir:

- Hamakta... Hamakta ama ayakta!...

Oy ver:
loading
3.5(10 oy)