subay

Güney Amerikalı bir subayla bir er konuşuyorlar:

- Savaşta bir düşmana rastlarsan ne yaparsın?

- Vururum!

- Doğru, peki bir düşman bölüğüne rastlarsan ne yaparsın?

- Vururum!

- Olmadı... Koşup karargaha haber verirsin! Peki savaş meydanında bir inek görürsen ne yaparsın?

- Vururum!

- Olmadı... Koşup karargaha haber veririm!

- Yine olmadı... Boynuzlarından tutup karargaha sürüklersin. Peki beni görürsen ne yapacaksın, söyle...

- Vururum!

- Olur mu canım! Ben senin komutanınım.

Oy ver:
loading
1(1 oy)

Yıllar önce İngiltere'de erler şemsiye kullanmazmış. Şemsiye taşıma hakkı sadece subaylara tanınıyormuş. O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında bir şemsiye ile hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden vurulmuşa dönmüş. Eri çağırarak:

- Bu ne küstahlık, demiş.

Ve şemsiyeyi aldığı gibi dizinde iki parça etmiş.

- Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!

Neye uğradığını anlamayan er: "Başüstüne!" diyerek selamı çakmış ve şöyle sormuş:

Oy ver:
loading
4.5(2 oy)

İngiliz generali, çok genç bir subay olan oğlunu yanında yaver olarak almıştı. General oğlunu, yaşlı bir albaya emrini iletmesi için görevlendirildi. Genç subay, albayın yanına gittiğinde, biraz da acemilikle...

- Babam birliğinizi şu karşıki tepenin yamaçlarına çekmenizi söylüyor, efendim!

Oldukça şaşıran albay:

- Demek öyle söylüyor! Peki anneniz ne diyor?!...

Oy ver:
loading
1(1 oy)