Karı-Koca Fıkraları

Karı-Koca fıkraları; evli çiftler arasında arasındaki atışmaları ve aldatma durumunu konu edinir. Araya bazen de kaynana muhabbeti girer.

Adamın geleneksel yapısı; geniş alınlı, uzun burunlu, burnuna yakın masmavi gözler, belirgin bir çene, uzun sırt, nispeten kısa bacaklar. Günlerden bir gün nur topu gibi oğlu olur. Hokka gibi burun, zeytin gibi gözler, son derece orantılı bir vücut... Kısacası; arslan parçası bir delikanlı. Baba hayatından çok memnundur. Aradan iki yıl geçer... Adam karısına gururla sorar:

- Bu çocuk kime benziyor?

Muhterem eşi:

- Sen tanımazsın!

Oy ver:
loading
3(6 oy)

Karı koca, evliliklerinin 40. yıldönümünde sert bir ağız dalaşına girerler. Adam der ki:

- Sen öldüğünde, mezar taşına şöyle yazdıracağım: "Burada benim karım yatıyor. Her zamanki gibi soğuk!"

"Yaa!..." demiş kadın:

- Sen öldüğün zaman da ben senin mezar taşına şöyle yazdıracağım: "Burada benim kocam yatıyor. Nihayet sertleşti!..."

Oy ver:
loading
0(0 oy)

Temel gece işinden eve dönerken evinin yandığını fark eder. Alevlerin arasına dalıp ilk önce kızını kurtarır. Sonra oğlunu daha sonra karısını kurtarır. İçeri aralıklarla girip çıkmaya devam edince Dursun merak edip sorar:

- Neden içeri girip çıkıyorsun?

Temel cevap verir:

- Kaynanam içeride, onu çeviriyorum!...

Oy ver:
loading
0(0 oy)

Erkek: - Benimle evlenmeyi kabul edecek misin?

Kadın: - Tabii ki, kesinlikle evet.

Uzun bir sessizlikten sonra...

Kadın: - Neden konuşmuyorsun?

Adam: - Sanırım yeterinden fazla bile konuştum!...

Oy ver:
loading
0(0 oy)

Koca evine elleri bir sürü kaset dolu olarak girer ve karısı:

- Niye bir sürü kasete para verdin? Bizim evde teyp yok ki...

Adam:

- Sen sütyen aldığında ben soruyor muyum?

Oy ver:
loading
2.5(8 oy)

Sayfalar