kral

İngiliz Kralı, vergileri çok ağırlaştırdığı bir dönemde, bir yolculuğa kılık değiştirip çıkmak zorunda kalmış. Kıyafetlerini özenle seçip, elinden geldiğince gizlenmeye çalışmış. Yolculuğun ilk gecesinde sabahlamak için yol üstündeki bir hana girmiş. Sabahı edip kahvaltıda üç yumurtalı bir omlet yedikten sonra:

- Hancı benim borcum ne kadar? diye sormuş.

Hancı:

- 15 altın! efendimiz demiş.

Kral afallamış. 15 altın çok büyük paraymış...

Oy ver:
loading
3.5(33 oy)

Amerikalılar yeni bir uçak geliştirmiş. Suudi kralı uçaklardan sipariş vemeye karar vermiş ama önce bir deneme istemiş. Amerikalılar Suudi Arabistan'a uçaklarından bir adet getirip Arap pilota teslim etmişler.

Arap pilot uçağa binip havalandırmış. Bir süre uçtuktan sonra gösterinin bir parçası olarak; uçağın dört motorundan biri patlamış. Uçağın gösterge ekranında bir yazı belirmiş:

"Don't panic! This is Amerikan technology!" (Panik yapmayın! Bu Amerikan teknolojisidir!)

Oy ver:
loading
4(30 oy)

Ariane, kıyılarında dalgaların kudurduğu, Naksos adasında yaşıyordu... Aşktan nasibini alamamış kederli kız Ariane, sevgilisi Theseus tarafından terkedilmişti. Bu acıyla ağlayıp sızlıyor, Theseus'a beddualar ediyordu.

Bazen kıyıda kumlar üzerine uzanıyor, kumları gözyaşları ile ıslatıyordu. Bazen de denize hakim yüksek bir kayaya çıkıyor ve Theseus'u götüren mavi geminin uzaklarda kayboluşunu tahayyül ederek, ayrılık gününü içi yanarak anıyor ve bağırıyordu:

Oy ver:
loading
4(39 oy)

Yıllar yıllar önce deniz kenarında çok güzel bir ülke varmış. Tabii ki bu masal ülkesinin bir kralı ve bir de dünyalar güzeli prensesi varmış. Prenses o kadar güzelmiş ki Kral ona bakılmasını yasaklamış. Her gün dolaşmak için saray muhafızları ile sarayın dışına çıktığında halk, eğilir ve gözlerini kapatır ya da evlerine kaçışırmış... Onu görmenin bedeli ölümle cezalanmakmış. Günlerden bir gün yine prenses dolaşmak için çıktığında; fakir bir köylü delikanlı her şeyi göze alarak başını kaldırmış ve prensesle göz göze gelmişler... O an fakir delikanlı prensese inanılmaz bir aşkla tutulmuş. Prensesin derin bakışlarının da boş olmadığını düşünmüş ve günlerce uyuyamamış.

Oy ver:
loading
3.5(24 oy)

Lao Tzu'dan

Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış... Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış. "Bu at; sadece bir at değil benim için... Bir dost... İnsan dostunu satar mı?" dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: "Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler...

Oy ver:
loading
3.5(48 oy)

Sayfalar